Tag Archives: rize

.::Bilal Karahan, Babası Osman Han’ı Anlatıyor: Kara Murat filminde ‘Neden bir Osmanlı bir Bizanslı oluyorsun?’ dediğimde, ‘Oğlum; Cüneyt Arkın bir vurmaya on adam deviriyor… Sette adam mı kaldı… Mecbur ölüp ölüp diriliyoruz…’ demişti::.

Değerli sanatçımız Osman Han‘ın oğlu ile, Üçüncü Adam’ın İnstagram hesabını açtığımız gün tesadüf eseri tanıştık ve heyecanla az sonra okuyacağınız röportajı gerçekleştirdik. Osman Han’ın ilk kez böylesine detaylıca anıldığı bu çalışmamızın gerçekleşmesi için tüm samimiyeti ile emek veren, değerli karakter oyuncumuzun oğlu Bilal Karahan‘a sonsuz teşekkürler…

1) Çocukluk yıllarınızdan kısaca bahseder misiniz? Babanızla ilişkiniz nasıldı?

Abimle birlikte çocukluk yıllarımız Rize’de mavi ile yeşilin içe içe olduğu bir ortamda geçti. Müstakil evimizde mütevazı bir hayat sürdük. Babamla ilişkilerimiz her çocuğunki gibiydi. Biz abimle yaramazlık yapardık o bize önceleri kızar, sonra sarılır affederdi.

2) Babanızın sinema kariyeri öncesinde herhangi bir mesleği var mıydı? 

Babam çok iyi bir aşçıydı. Sinema öncesi ve sonrası bu mesleğinden hiç vazgeçmedi. Çok özel yerlerde bu mesleğini sürdürdü ve başta biz olmak üzere çok insan yetiştirdi. Özellikle deniz mahsulleri üzerine çok leziz tatlar sundu. Mersin‘den İstanbul’a ve en son Rize’de emeklilik dönemine kadar çalıştı. Sinema geçmişi bilindiği için çevresi bir hayli genişti. Sinema sektöründe çalışıp akabinde emekli olup işlerini devam ettirebilen ender üçüncü adamlardandı.

3) Osman Han’ın sinema kariyeri nasıl başladı?

İstanbul Beyoğlu’nda aşçılık yaparken Kadir Savun ile tanıştı. Mimikleri ve Rize şivesi hoştu. Altın çağını yaşayan Yeşilçam furyası babamı da etkilemişti. Ve sinema hayatı bu şekilde başlamış oldu.

4) Sinemada ne tür zorluklarla karşılaştı? Bu zorlukları sizlerle paylaştı mı?

Sinema o dönem çok para kazandırmıyordu. Bir çok film çekiliyordu. Uzun çalışma saatleri, bir setten öbür sete koşuşturmacanın yorucu olduğundan bahsederdi. Hatta bir sohbetimizde kendisine, Kara Murat filminde ‘Neden bir Osmanlı bir Bizanslı oluyorsun?’ dediğimde, ‘Oğlum; Cüneyt Arkın bir vurmaya on adam deviriyor… Sette adam mı kaldı… Mecbur ölüp ölüp diriliyoruz…’ demişti. Bu işin zor ama güzel tarafıydı. Asıl sıkıntı bir sendikanın olmayışı, bir ajansa bağlı olmamaları ve TRT’nin o dönem Yeşilçam’a sahip çıkmamasıydı. Zira Üçüncü Adamlar hep hazin sonlarla anıldı. Bu da devletin o dönem sanatçılarına ne kadar az değer verdiğinin göstergesiydi.

5) Çalışma disiplini açısından Osman Han’ı nasıl değerlendiriyorsunuz? Rolü üzerine düşünen bir oyuncu muydu yoksa her şey sette başlayıp sette mi bitiyordu?

Gerek sinema hayatında gerek iş ve ev hayatında disiplinli ama bir o kadar da yumuşak kalpli bir insandı. Rolleri genelde kısa kısa Ve belirli sahneler olduğu İçin hata yapmamaya çok özen gösterirdi. Birçok filmde babamı izlediğim zaman bir şeye dikkat ettim. Hiçbir zaman kameraya bakmadı. Oynadığı anı hep yaşadı.

6) İzleyicilerimiz Osman Han’ı ağırlıklı olarak kavgacı – kötü adam karakterleri ile hatırlıyor. Bir çok tehlikeli kavga sahnesinde başarılı performansları oldu. Hatırlıyorsanız, oynadığı  filmler ile ilgili size anlattığı bazı anılarını bizlerle paylaşır mısınız?

Evet rolü gereği  bir hayli kavgacıydı. Levent Kırca’nın Taşı Toprağı Altın Şehir filminin kavga sahnesinde yaralanmıştı. Bir de Battal Gazi filmlerinin birinde attan düşerek kaburgasını kırmıştı. Ama bunlar o zamanın sinemasının gerçekleriydi.

*Fotoğrafın üzerine tıklayarak büyütebilirsiniz.

7) Başarılı bir karakter oyuncusu olarak, “keşke oynamasaydım”  ve “keşke o filmde ben de oynasaydım” dediği filmler var mıydı?

Babamın sinemayı bırakması 79’dan sonra Yeşilçam sinemasının İtalyan sineması kültürüne (Erotik Film Furyası) kaymaya başladığı zamanla denktir. Aile geleneği, yetiştiriliş tarzı  o dönemden sonra sinemayı bırakmasına ve Rize’ye yerleşmesine neden olmuştur. Bence Eşkıya filmi Türk sinemasının yeniden dirilişidir. Ve bu filmden sonra Türk sineması kendi  kimliğine yeniden bürünmüştür.

8) Sitemiz sinemamızın Üçüncü Adam’ları, emektarları üzerine bir site. Bizler çalışmalarımızda sıklıkla, onların hak ettikleri değeri göremediklerinden bahsediyoruz. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Üçüncü Adam örnek bir site. Bir filmi 10’larca kez izleyip yeniden izlediğinde bir insan yine mutlu olup heyecanlanabiliyorsa bu gerçek bir başarıdır. İnsanlar Üçüncü Adamlara çok şeyler borçlu ve bunu birilerinin görmesi ve ekrana taşıması ayrı bir mutluluk. Üçüncü Adamın çok daha başarılı işlere imza atacağı aşikar. Yolu her daim açık olsun.

9) Babanız Osman Han olarak, sinemada hayal ettiği yerde miydi?

Bir insanın bir işteki başarısının ölçüsü zirve olmaktır. Elbette ki babam istediği yerde değildi. Türk sinemasında istediği yerlerde olan insanlar özel ailelerden gelen veya çok özel yeteneklere sahip olan kişilerdi. Bir Kadir İnanır, bir Kemal Sunal, bir Öztürk Serengil olmak elbette ki her oyuncunun hayali ama şartlar ve kimlikler kimi zaman insanı bir yere kadar taşır. Biz babamı böyle de çok sevdik. O bizim ailemizde hep başroldeydi.

10) Son olarak babanız ile ilgili unutamadığınız birkaç anınızı bizlerle paylaşır mısınız?

1998 yazında İstanbul’da Erol Taş’ı ziyarete gittik. Bir ayağı kesilmişti. Babamı gördüğü zaman ağladı. O kaba saba gibi gözüken adamın altın gibi bir kalbi vardı. Çok sarıldılar, eskileri yad ettiler. Erol Taş, çocuklarının mirası yüzünden kavgalarını babama açınca yine gözleri doldu ve ağladı. Koltuğun bir kenarında ben vardım, bir kenarında babam. Bu anımı hiç unutmam. İkisinin de mekanı cennet olsun.

Sevgi ve Saygılarımla…

Bilal Karahan.

*Aile fotoğrafları değerli sanatçımızın oğlu Bilal Karahan arşivinden temin edilmiştir.