Tag Archives: behçet nacar

.::Avantür Filmlerin Yıldızı Behçet Nacar Anlatıyor: “Parçala Behçet’lerde çok cıvıttık! Filmlerimizde pek bir yenilik yapamadığımız için seyirci artık bizim filmlerimizden bıktı…”::.

Merhaba sevgili dostlarım,

28 Ağustos’tan bu yana, hepimizi derinden üzen vefat haberleri dahil olmak üzere hiçbir paylaşım yapamadım Üçüncü Adam‘da. O günlerde yoğun bir kitap yazma dönemindeydim ve bu tempo 2 hafta öncesine kadar yer yer artıp yer yer azalarak devam etti. Bu ortalama 2 buçuk aylık süre içerisinde: Adana Film Festivali için hazırladığım Ahmet Mekin‘in biyografi kitabı “Yeşilçam’ın Sessiz Fazileti Ahmet Mekin”, yine aynı festival için hazırladığım fakat henüz basılmayan 4 kitaplık “25 Aşk – Komedi – Aksiyon -Dram Filmi ile Yeşilçam” ve festival dışı olarak emektar karakter oyuncumuz Yavuz Karakaş‘ın hayatının ve Yeşilçam anılarının yer aldığı “Yeşilçam’da Bir Ömür – Yavuz Karakaş” kitaplarını bitirdim.

Siz değerli Yeşilçam severlerden ayrı kaldım ama  yine sizin için, Yeşilçam’a dair bir bellek oluşturmak için çalıştım diyebilirim. Sadakatle beklediğiniz ve Üçüncü Adam’ı hiç yalnız bırakmadığınız için çok teşekkür ederim.

Bildiğiniz üzere sürekli olarak güncellenen ve büyüyen bir arşivi var Üçüncü Adam’ın. Geçen aylarda toplu olarak edindiğim 80’li yılların film sektörü dergisi “Film Market” adlı dergide öyle özel ve önemli bulduğum bir röportaja denk geldim ki paylaşmadan edemedim.

Yeşilçam’ın en orijinal isimlerinden Behçet Nacar ile yapılan bu söyleşide Nacar, kendi sinemasından ve video filmlerin fayda ve zararlarından tüm içtenliğiyle bahsediyor ve avantür-aksiyon filmlerinin kült karakteri “Parçala Behçet” ile ilgili geç kalmış bir itirafda bulunuyor: Çok cıvıttık!

Bugünü, Üçüncü Adam’ın yeni yayın dönemi olarak görmenizi ve hasretin bittiğini belirterek sizi röportajla başbaşa bırakıyorum.

Keyifli okumalar dilerim.

Söyleşinin Yayınlandığı Dergi: Film Market – 15 Temmuz 1984 / Sayı: 22

Söyleşiyi Yapanlar: Hüseyin Kuzu / Ziya Hocaoğulları

Behçet Nacar ile Söyleşi

Özgeçmişinizi anlatır mısınız?

1934 yılında İstanbul’da doğdum, İstanbul’da büyüdüm. Sultanahmet Erkek Sanat Okulu’nu bitirdim. Askerkliğimi yedek subay olarak yaptım. Evliyim, bir çocuğum var.

Sinemaya girişiniz nasıl oldu?

Kendi arabamla İstanbul’da taksi şoförlüğü yapıyordum. Arabamla filmcilerle çalışmaya başladım. Daha sonra da filmlerde figüranlığa başladım. 1964 yıllarıydı… O zamanlar figüranlar günlük 10 lira alıyorlardı. Daha sonra “yevmiyeci” oldum. Yıllar geçerken aldığım parada giderek 20, 30, 40… arttı. Hep “kötü adam” oynadım. Önceleri sıradan bir kavgacı iken daha sonra kavgacıların başı oldum. Film başına da fiks para almaya başladım. Yaklaşık 100 kadar filmde böyle oldu bu…

Başrole geçişiniz nasıl oldu?

Başrole geçişim rahat olmadı tabii… Denemeler oldu… 1971’de yönetmenliğini Melih Gülgen’in yaptığı, daha sonra bir furya başlatan “Parçala Behçet” ile başrole geçtim. “Parçala Behçet” bir döneme damgasını vurdu, benim de sinema yaşantımın dönüm noktası oldu. Bugüne kadar 10 siyah-beyaz, 35 kadar renkli filmde başrol oynadım. Bu filmlerin çoğunluğu avantür ve seks filmleridir. “Parçala Behçet” türü filmler benim değil, Türk Sineması’nın tipik filmi oldu. Fakat çok cıvıttık…

Başrolden sonra yapımcılığa, daha sonra da işletmeciliğe geçtiniz…

Evet… 1975 sonrası yapımcılığa başladım. “Bizim Film”i kurdum. Burada çoğunlukla küçük bütçeli avantür filmler yapmaya başladık. 1975’ten sonra “Bizim Film” olarak 18 tane film yaptık. 1978 sonrası da kendi filmlerimizin işletmeciliğine başladık. Başka yapımcılarla yaptığım, başrol oynadığım filmlerin hemen hepsini satın aldım. Bunların işletmesini de kendimiz yapıyoruz.

Son yıllardaki yapım çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz?

Artık senede bir film yapabiliyoruz. O filmi yapmaya, çalıştırmaya ancak yetebiliyoruz. Çevirdiğimiz bütün filmlerin başrolünde ben oynuyorum. Geçen yıl da “Kobra” diye bir film çektik. Konusu Meksika’da geçen askeri bir film…

Oynadığınız avantür filmlerin yanısıra hiç tür değişikliği düşündünüz mü?

Başrolünde benim oynadığım başka tür bir filmde oynamam çok zor. Böyle tanındık, böyle devam ediyoruz. Başka da avantür filmi yapan, Cüneyt’in (Arkın) dışında kimse yok. Filmlerimizde pek bir yenilik yapamadığımız için seyirci artık bizim filmlerimizden bıktı. Özellikle Almanya pazarından dolayı, modaya uyup filmlerimize şarkı-türkü katıp, “müzikal” bir hava vermeyi de düşünüyoruz. Video piyasasında evlere girmek için filmlerimizin yapısını yumuşatmamız gerek…

“Küçük bütçeli avantür film”in yapım sorunları neler?

Avantür filmlerin yapımları daha masraflıdır aslında… Ama tam avantür olursa… Kırıp-dökmeden kısıtlamayacaksın yani! Bir silah patlaması 500 lira, bir yumruk yemek 10.000 lira… Bizim bu küçük bütçeli filmleri yapabilmemiz çok özel şartlarda mümkün olabiliyor. Bütün malzemeler, giysiler, silahlar vs. kendimizindir. Filmlerimizdeki bütün efektleri bizzat kendimiz yapıyoruz. Oysa arabesk film fiks sahnelerle doluç Dağda, bahçede kolayca çekilebiliyor. Bizim filmlerimiz çok yorucu çalışma gerektirir. Çalışan adam artık hiçbir tehlikeden de sakınmaz. Her işin kazası belası var.

Ülkemizde avantür film seyircisi potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aslında avantürün çok geniş bir seyirci kitlesi var. Fakat bu seyircimiz gerek iyi film yapmamamız, gerek işletme sorunları yüzünden başka alanlara kaydı. Yabancı avantür filmlere sinema salonlarında büyük ilgi var. Yerli avantür film seyircisi ise sinema salonlarından video alanına kaydı.

İşletme sorunlarınız nelerdir?

Büyük şehirlerde filmlerimizi göstermek için hiç sinema salonu bulamıyoruz. Küçük yerlerde de sinema salonlarının çoğu kapandı. Örneğin eskiden Trakya’da 10-15 vizyon bulabiliyorduk, şimdi 2 tane kaldı. Bölge işletmeleri de azaldı. Kalanlar filmlerimizi almıyor. Eskiden bölgelerde çok işletmeci vardı ve bunlardan biri gelip filmimizi alıyordu. Filmlerimizi ancak İstanbul çevresinde kendimiz işletebiliyoruz. Her tarafta bir tekel davası var anlıyacağınız. Yurt dışına satışımız da çok zor. Reklam yapmadan, dil bilmeden olmuyor bu işler. Savaştan önce Ortadoğu’dan gelip film alan işletmeciler vardı. Artık onlar da gelmiyor. Yurt dışına filmlerimizi satan arkadaşın kafasına yatmazsa filmlerimizi satmıyor.

Videonun gelişi filmlerinizi ve işletmeciliğinizi nasıl etkiledi?

Video bizim elimizde malın yeniden değerlendirilmesi oldu. Sadece bizim için değil, herkes için… Video ile ihya olanlar oldu. Büyük filmler her zaman sinema salonu bulabiliyor ve video yoluyla da evlere kadar girebiliyor. Biz ne sinemadan ne de videonun bu piyasasından yararlanabiliyoruz. Video ile ilgili yasaların belirsizliği de elimizi kolumuzu bağlıyor.

Bir türlü çıkmayan video yasası aslında büyük yapımcıların işlerine yarayacak. Çıkacak haliyle bizim için daha kötü olacak. Bizim seyircimiz artık kahvelerde, biracılarda, meyhanelerde… Bu yür yerlerden video cihazının kaldırılması bize en büyük darbeyi vuracak. Her gün bir kahvede 3-4 filmimiz oynarsa film yetiştiremeyiz…

.::Yeşilçam’ın ‘Dev’ Oyuncuları: Rol Arkadaşlarına Gerçekten Tepeden Bakanlara Dair!::.

Şimdilerde ‘İçerde’ diziside boy gösteren Seyithan Özdemir, sert mizacına ve iri cüssesine rağmen, sempatik tavırları ve içtenliği ile ilk bölümlerden itibaren milyonlarca izleyicinin sevgisini kazandı. Bu durum, izleyicinin iri cüsseli&karakteristik yüzlü insanlara sempatisinin ilk örneği değildi elbetteki.

Şimdi sizlere sinemamızda boyu ve karakteristik yüz ifadelerinden dolayı dikkat çekip yer edinen sinema sanatçılarından bahsedeceğim. Onlardan sadece ikisi jön olup onlarca filmde başrol oynayabildiler. Biri de genç kızların sevgilisi olabilecek yüz hatlarına sahipti. Öyle de oldu… Diğerleri, orta boylu jönlerin aşması gereken son engel olarak karşı tarafta yer aldılar ve sinema kariyerleri boyunca kimileri onlarca, kimileri yüzlerce filmde ‘kötü adam’ı oynamak zorunda kaldılar.

İşte huzurlarınızda sinemamızın kelimenin tam anlamıyla ‘dev’ oyuncuları…

1) Hüseyin Alp

Onu özellikle Tarkan filmlerindeki Dev Orso olarak hatırlayacaksınız. Tarık Akan ve Robert Widmark‘ın başrollerinde oynadığı Babanın Evlatları adlı filmdeki performansı da gayet akılda kalıcıydı.

_______________________________________________________

2) Özdemir Aydın

Hayat Bayram Olsa filmindeki gülüşü nasıl unutulabilir? Sert yüz hatları, uzun boyu ve iri kalıbı ile onu gördüğümüz her an bir olay çıkaracağını, birilerine laf atıp sataşacağını düşünmemize sebep olan sanatçımızı dikkatli Yeşilçam izleyicileri Köroğlu filmi ile de hatırlayacaktır.

Özdemir Aydın _______________________________________________________

3) Tarık Akan

Sinemamızın ‘bebek yüzlü’ jönlerinden Tarık Akan, şüphesiz Yeşilçam’ın ‘en uzun boylu jönü’ olma ünvanını ömrünün sonuna kadar taşıdı. Onunla kim oynadıysa hep karşısında kısa kaldı. Özellikle de Ah Nerede filminde birlikte oynadığı Adile Naşit. İkisinin yanyana duruşunu gözünüzün önüne getirebildiniz mi? O halleriyle çok güzel değiller miydi?

 _______________________________________________________

4) Yadigar Ejder

Kiminle oynarsa oynasın hep en son onu dövdüler, onu yıkmaya çalıştılar. O hep kavgacıların yıkılmaz kalesiydi. O yıkıldı, film bitti, jön alkışlandı. Ondan yadigar  yediği binlerce tekme ve yumruk kaldı. Vuranların adı kadar yazılmadı adları afişlerde ama Yeşilçam severler onların hakkını hep verdi, hep de verecek.

_______________________________________________________

5) Behçet Nacar

İnce-uzun, atletik yapısı ile avantür filmlerin aranılan aktörlerinden olan Behçet Nacar, boyunun verdiği avantajla attığı tekmelerle kavgacı karakter oyuncularının kabusu olmuştur. Aile filmlerinde mahallenin heybetli koruyucusu olan Nacar, aksiyon ve avantür filmlerinde tüm kötülerin korkulu rüyası olmuştur.

Behçet Nacar_______________________________________________________

6) Kenan Karagöz 

Memduh Ün‘ün yeniden çektiği, Kadir İnanır, Müşik Kenter, Halit Akçatepe ve Hülya Koçyiğit‘in başrollerini paylaştığı Üç Arkadaş filmindeki Mevlanakapılı Ayı Recep karakterini başarıyla canlandıran Kenan Karagöz, diğer birçok karakter oyuncumuza nazaran daha iri kalıplı ve uzun boyludur.

Kenan Karagöz 2_______________________________________________________

7) Mehmet Ali Güngör

Kavgacı karakter oyuncularımızın en iri yapılılarından biri de Mehmet Ali Güngör’dür. Sahte Kabadayı filminin ilk dakikalarında Kemal Sunal’a meydan okuduğu sahnedeki heybeti ve duruşu ile sinemamızdaki akılda kalıcı tiplerden biri olduğunu ispatlamıştır.

_______________________________________________________

8) Gülten Kaya

Gülten Kaya’yı listeye dahil etmemin sebebi takdir edersiniz ki boyu değil iri yapısıdır. Erotik filmlerdeki rol arkadaşlarından onu farklı kılan -ve en çok istismar edilmesine sebep olan- iri vücut hatlarıdır. Diğer kadın oyunculara baktığımızda, onu kadınların ‘dev oyuncusu’ olarak nitelememizde bir sakınca yok sanırım.

Dev kalpli, dev sanatçılara selam olsun…

Erhan Tuncer 

 

.::“Sizce ‘En İyi Dövüşen’ Aksiyon ve Avantür Aktörü Kim?” Adlı Mini Anketimiz Sonuçlanmıştır::.

Değerli oylarınız ile sonuçlanan “Sizce ‘En İyi Dövüşen’ Aksiyon ve Avantür Aktörü Kim?” adlı mini anketimizde en çok oy alan aktörümüz, oyların 63.39%’unu alan “Cüneyt Arkın” olarak belirlenmiştir.

Kullanılan Toplam Oy: 2.715

1) Cüneyt Arkın 63.39%  (1,721 oy)

2) Yılmaz Güney 10.28%  (279 oy)

3) Tamer Yiğit 8.47%  (230 oy)

4) Yılmaz Köksal 5.41%  (147 oy)

5) Serdar Gökhan 4.24%  (115 oy)

6) Kadir İnanır 4.16%  (113 oy)

7) Behçet Nacar 4.05%  (110 oy)