Durun bir dakika!Beni de dinleyin!İşten güçten fırsat bulup size yazamadım. Beni affettiniz mi?Ne?Yoksa affetmediniz mi?Küstünüz mü bana?Beni unutmamanıza sevindim.Sağ olun var olun…
Bu kez lafı uzatmadan, direk anlatacağım size yakaladığım ufacık (!) hatayı…
Öztürk Serengil, Temel Gürsu‘nun yönettiği Kolsuz Kahraman’ın Kolu (1973) adlı filmde, iki karakteri birden canlandırmaktadır. O dönem sinemacılarımızın çoğu kez çaresiz kaldığı ve ufak detayları atladıkları birçok sahne mevcut sinemamızda. Aşağıdaki fotoğraftaki sahne de onlardan biri.
Sahnede, garson Öztürk Serengil, Kolsuz Kahraman’a içki ikram ediyor. Her iki karakterin de farklı kostümlü dublörleri o sahne çekimlerinde hazır olduğundan, karşılıklı planlar Öztürk Serengil’in kostümünü değiştirmesi ile hızlıca çekiliyor. Çekiliyor ama yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz gibi dublör garsonun tepsiyi tuttuğu kol ile Öztürk Serengil’in oynadığı garsonun tepsiyi tuttuğu kol farklı. Bu ciddi bir devamlılık sorunudur. Lakin çok hızlı çalışan ve kafasında film çekmekten başka yüzlerce soru işareti olan bir yönetmenin sette bundan dolayı rahatsızlık duyduğunu sanmıyorum. Gözden kaçmıştır, umursanmamıştır. Ama bu küçük sineğin kurguda, az da olsa mide bulandırdığına hiç şüphem yok. Elde başka plan da yok. Bağlayıp geçmişler ve bize de bunu görüp sizlere sunmak kalmış.
Türlü hatalarına ve basitliklerine rağmen eğlenceli bir film Kolsuz Kahraman’ın Kolu. Bu ve buna benzer filmleri “harika kötü filmler” diyerek efsaneleştirmenin bir manası yok. Bu filmlerin basit birer piyasa filmi olduğunu dikkatten kaçırmadan izlemeli, iyi vakit geçirmeye bakmalıyız.
Televizyonda ya da internette denk gelirseniz, şimdiden keyifli seyirler.
Hay yaşayın siz! Beni sevdiğinizi, çok özlediğinizi biliyordum…
Dinleyin o zaman;
Hani bir film vardı…
Unuttunuz mu yoksa?
Benim oynadığım bir film: Korkusuz Korkak.
Natuk Baytan’ın yönettiği, 1979 yapımı, bol kahkahalı bir Kemal Sunal filmi…
Hah… İşte şimdi size o filmden küçük bir ayrıntı anlatacağım. Çok önemsenmeyecek, gözden hızlıca kaçabilecek önemsiz bir detay ama bunu sizlerle paylaşacağım. Ne yapayım işim bu?
Filmimizin kötü adamı Ayı Abbas’ın (Turgut Özatay), Mülayim’i (Kemal Sunal) öldürmeleri için tetikçilere emir verdiği iki sahne vardır. Bu sahnelerden ilkinde Gerzek Hamdi’ye (Kadir Kök), ikincisinde ise bir başka tetikçiye (Yadigar Ejder) emir verir. Bu iki sahnede de dikkat etmemiz gereken birkaç şey var. Ama önce aşağıdaki iki fotoğrafa bir bakalım.
Yukarıda solda gördüğünüz fotoğrafta takım elbiseli bir mafya babası olarak durmakta olan Ayı Abbas, niçin sağdaki fotoğrafta sivil kıyafettedir ve ev ortamında bulunmaktadır?
Yukarıdaki fotoğrafta gördüğünüz üzere; Yadigar Ejder’e emir verirken, niçin üzerinde –bu sefer farklı olarak- sivil mavi kazağı vardır ve yüzünün dahi görünmediği bir planda konuşmaktadır?
İki tane olasılık var;
Birincisi, bu iki sahne de filmin çekimleri esnasında unutulmuş ve çekilmemiştir. Bu yüzden filmin kurgulanması esnasında ek olarak bu sahneler çekilmiştir.
İkincisi de, o sahneler kurgu esnasında zarar görmüş ya da kameradaki bir problemden dolayı flu (net olmayan) çıkmış olabilir. Bu durumda da bozuk çıkmış sahneler, filmin akışında önemli bir yer teşkil ediyorsa, mutlaka tekrar çekilir.
Bu iki sahnede de Ayı Abbas’ın, Mülayim’in öldürülme kararını verdiğini görmemiz gerektiğinden, bu sahneler tekrar -gördüğünüz üzere acele ile özensizce- çekilmiştir. Olması gereken ama o dönem sinemamızda maalesef olmayan/önemsenmeyen devamlılık kuralları dikkate alınsa, en azından bu sahnelerde Ayı Abbas’a bir takım elbise giydirilebilirdi. Yüksek ihtimalle o sahneler filmin gidişatınta hayati önem taşımadığından es geçildi ve hemen çekilip kurguya verildi. Film de gösterime girdi, paralar kazanıldı, devamlılıkmış, şuymuş, buymuş hemen unutuldu. Her dönem yapımcıların düşündüğü gibi:“para kazandırsın da…”
Beni özlediğinizi ve merak içinde beklediğinizi biliyorum!
Sizlerle görüşemediğim bu zaman zarfında çok çalıştım ve sizlere eşi benzeri bulunmaz anekdotlar hazırladım…
Lafı çok uzatmadan konuya geçiyorum;
Hani bir film vardı. 1977 yapımı, Temel Gürsu‘nun yönettiği, “Benim Gibi Sevenler” adında… Baş rollerini Ferdi Tayfur ve Itır Esen‘in paylaştığı, yan karakterlerini de Erol Taş, Diler Saraç ve Abdulrahman Palay‘ın canlandırdığı film. Hatırlamayamadınız mı? Hani meşhur mahkeme sahnesinin yer aldığı film. Sanırım hatırlamaya başladınız…
İşte o filmde, Ferdi Tayfur’un rüya gördüğü bir sahne vardır. O rüya sahnesinde ilkel kabilelerden insanlar ateş dansı yaparlar ve şeytana taparlar. Ferdi, ayı postuna bürünmüş zebaniden kaçmaya çalışır ama başaramaz. Sahnedeki tüm dansçılar hep bir ağızdan Ferdi Tayfur’un “Olur Mu Böyle Olur Mu?” şarkısını söyleyip, arzı endam ederler. Sizce o sahneler kim tarafından ve nasıl çekildi? Önce söz konusu sahneyi bir izleyelim…
Şimdi de gelmiş geçmiş en büyük Hint filmi olan, 1951 yapımı, başrollerini Raj Kapoor, Nargis ve Prithviraj Kapoor‘un paylaştığı Avare‘nin meşhur rüya sahnesini izleyelim…
Gördüğünüz gibi, “Benim Gibi Sevenler” filmindeki rüya sahnesi, “Avare” filminden alınmış. Lakin dikkat edilmesi gereken husus şu: bu rüya sahnesi, alındığı gibi direk kullanılmamış. Aralara konulan Ferdi Tayfur’lu sahneler, özel dekorlar kurularak özenle çekilmiş, aradaki renk farkının giderilmesi için tüm rüya sahnesi sarı bir renk ile renklendirilmiş (bu renk kullanımının teknik adı “sepya”dır), hareket ve kostüm devamlılığına fazlasıyla dikkat edilmiş.
Özellikle Ferdi Tayfur’un feryat etmek için ellerini havaya kaldırdığı sahnedeki kesmeye dikkat! Ellerini havaya kaldıran Ferdi Tayfur ama feryat eden Raj Kapoor (isimlerin okunuşundaki ses uyumu da dikkat çekici)…
Bir başka önemli ayrıntı da, Ferdi Tayfur’un söylediği şarkının ritminin, ilk bölümdeki dans eden kızlar topluluğunun hareketlerine hemen hemen birebir uyması. Bu önemli ayrıntının sahnenin inandırıcılığını ve bütünlüğünü sağladığı ortada. Hatta Hint ezgilerinden hoşlanmayan okurlarımızın “yahu bizimkisi daha iyi olmuş be” dediğini duyar gibiyim…
Son tahlilde, bizim rüya sahnemizdeki zebani rolünde oynayan ayı postunun içindeki oyuncunun (apartman topuk ayakkabılarına da dikkat), Türk Sineması’nın “yadigarı”, Yadigar Ejder olduğunu belirtelim. Yönetmen Temel Gürsu, korkunç olması için ayı postunun içine soktuğu oyuncunun, bir zebaniden çok uzak olduğunun eminiz ki farkında. Bunun nedeni biraz imkansızlık, biraz da “hızlı çalışmak” (yani iyi bir makyaj ve kostüme gerek duymadan, daha önce herhangi bir filmde kullanılmış herhangi bir kostümü alıp kullanmak).
Sahnenin sonlarına doğru sustalı bıçağı ile çıkıp, rahatsız edici bir performans sergileyen oyuncunun, sinemamızın unutulmaz karakter oyuncusu/kötü adamı Erol Taş olduğunu -her ne kadar herkes bilse de- belirtmekte fayda var.
Aşağıdaki afiş Cüneyt Arkın ve Turgut Özatay‘ın başrollerini paylaştığı Aşk ve Kin filmine ait… Film bir çoğumuzun muhtemelen izlemediği, televizyonlarda da pek yayınlanmamış bir yapım. Ama bu durum, film hakkında bilgi almamıza ve filmi değerlendirmemize engel değil. Film hakkında yazılan yazılar, eleştirmenlerin notları ve geçen hafta yayınladığımız Türk Sinema Tarihi Belgesel’inde gösterilen bir kaç karesi ile filmin kalitesi ortada. Şimdi gelelim bizim ilgilendiğimiz “ayrıntı kısmına”…
Aşağıdaki afişte, Aşk ve Kin “Öldükten Sonra Bile” yazısının altında iki küçük paragrafta bir şeylerden bahsedilmekte… O kısma bir mercek tutalım ve okuyalım…
Okuyamadınız mı?
Bir kaçınızın okuyamadığını düşündüğümden afişteki ifadeyi sizler için aşağıya birebir yazıyorum…
“Evlendiği gece bir otomobil kazasında belden aşağısı kötürüm olan bir adamın, karısına hazırladığı korkunç akıbet…
Nefret, korku, heyecan ve aşk birbirlerine ustaca mezcedilmiş FADOUS PLAYER CORPORATİON Genel Müdürü tarafından, geçen hafta seyredilen Aşk ve Kin filminin Amerika ve Kanada televizyonlarına 90.000 dolara satıldığını iftiharla bildiririz.”
Yani başka bir deyiş ile;
Bu film FADOUS PLAYER CORPORATİON film şirketi tarafından Amerika ve Kanada televizyonlarına 90.000 dolara satılan ilk Türk filmi olma özelliğini taşıyor…
Filmin kalitesinin farkına bizden başkaları da varmış gördüğünüz gibi…
Şimdi de filmin aldığı ödüllere bakıyoruz ve küçük ama önemli bir ayrıntı ile araştırmamızı bitiriyoruz…
Ödüller;
2. Antalya Film Şenliği’nde (1965) “En Başarılı Film”
Gani Turanlı “En Başarılı Kameraman” ödülünü aldı.
Sizler için durmadan çalışıyorum ama bir teşekkür yok mu?
Hani bir film vardı;
Adı:Hakanlar Çarpışıyor
Natuk Baytan‘ın yönettiği, Cüneyt Arkın, Aytekin Akkaya, Bahar Erdeniz ve Hüseyin Peyda‘nın başrollerinde oynadığı. İşte o filmde baş karakter Olcayto’nun (Cüneyt Arkın), bir kılıcı vardır dillere destan… O kılıcı “Boğaç ustamın yaptığı kurt başlı kılıç…” diye tanıtır durur. Peki acaba o efsane kılıç gerçekten de filmde hiç gözükmeyen, sadece adı ile anılan Boğaç Usta‘ya mı aittir?
Bakalım bir…
Bu yukarda görünen adı geçen efsane kılıç… Kılıcın sahibi de yiğit hakan Olcayto!!!
Bu kılıç da bir önceki araştırmamda tanıttığım Karaoğlan Geliyor filmindeki Karaoğlan’ın, baba yadigarı kılıcı Kazgagası…
İki kılıç arasındaki müthiş benzerliği sanırım farkettiniz. Evet kabzasının ucundaki demirler Kagagası’nda aşağıda, Boğaç ustanın kılıcında yukarıda ama bu, “kurt başlı kılıç” ın, Kazgagası’ndan birebir esinlenildiği ve kopya edildiği gerçeğini değiştirmez. Üstelik Karaoğlan Geliyor filmi 1972’de, Hakanlar Çarpışıyor 1977’de çekildi. Bu da filmin çekimi esnasında, avantür filmlerde kullanılan eşyaların bulunduğu herhangi bir depodan bu kılıcın alınma ihtimalini yükseltiyor. Çünkü genellikle avantür filmlerde kullanılan kılıç, kalkan, miğfer gibi aksesuarlar ve kahramanların kostümleri ya birebir, ya da hafif deformelerle kullanılmaktaydı…
Peki diyelim ki bu kılıçlar çok farklı birbirinden, o zaman filmdeki kopya kılıçların bir yenisi daha;
Bu üstte gördüğünüz kılıç Hakanlar Çarpışıyor filminde, Çin hükümdarı tarafından hediye edilen ve kabzasında zehirli iğneler taşıyan kılıç…Kılıcı tutan anında ölüyor anlayacağınız…
Bu kılıç ise,Tarkan Güçlü Kahraman-Kolsuz Kahramana Karşı filminde, kötülerin en kötüsü Wang-Yu karakterinin binbir zalimlikle Çin hükümdarlarından gasp ettiği efsane kılıç. Kılıcı almak için sorulan bilmeceler de dillere destandır. Neyse bu konuyu ilerde anlatacağım.
Sanırım iki kılıcın da aynı kılıç olduğunu, 1977 yılında çekilen Hakanlar Çarpışıyor filminin bu kılıcı,1974 yapımı Mehmet Aslan’ın yönettiği Tarkan Güçlü Kahraman-Kolsuz Kahramana Karşı filminden aldığını ve sadece kabzasını değiştirerek kullandığını gördük.
Son söz olarak Hakanlar Çarpışıyor filmine gelecek olursak, film izlemeye doyamayacağınız bir avantür film. Cüneyt Arkın adeta döktürmüş. Olcayto’nun, Şeyh Malik’in oğlunun yerine geçip, türlü düşmanlarla kapıştığı sahneler mükemmel. Son tahlilde bir de Aytekin Akkaya faktörü var ki, finaldeki Cüneyt-Aytekin kapışması harika…İzleyin/izletin derim.
Mehmet Aslan‘ın yönettiği (1972), Kartal Tibet,Ahmet Mekin,Kazım Kartal,Zeki Alasya ve Meral Zeren‘in başrollerinde oynadığı. Mehmet Aslan’ı tanıyorsunuz ya… Hani geçenlerde Aşka Susayanlar adlı filminden bir kareyi incelemiştik… Hah, şimdi de bir başka kareyi, daha doğrusu sahneyi inceleyeceğiz…Hazır mısınız?
Filmlerden kareler yok bu sefer. Bu kez bir sahneyi izleteceğim size. Bu sahnede Ahmet Mekin’in omzuna bir haber güvercini konuyor.Ahmet Mekin (Otsokarcı) güvercini alıyor, haberi okuyor ve güvercini geri yolluyor. İşte o ana dikkat kesilin!!!
İşte o sahnede farkettiyseniz, kuş uçmuyor/uçamıyor, düşüyor!!! Sanırım yine tek tekrarlı bir sahne çekti Mehmet Aslan ve yine kullanmak zorunda kaldı. Kuşu Ahmet Mekin’in omzuna kondurmak için de çekilen sahneyi geriye sardığı gözümüzden kaçmadı. Olsun, biz yine kendisini mazur görüyoruz çünkü film muhteşem. Müzikleri ve oyunculukları ile sinema tarihimizde çekilen en iyi Karaoğlan filmi. İzleyin/izletin derim…
Mehmet Aslan‘ın yönettiği,Meral Zeren,Kadir İnanır,Yıldırım Gencer,Eva Bender ve Nihat Ziyalan‘ın başrolde oynadığı.İşte o filmde gözünüzden kaçan bir şey var…
Filmin açılış sahnesinde,ormanda delicesine kaçışan bir kadın görüyoruz.Kadın kaçıyor,siyah fötr şapkalı sapık kovalıyor.Ve sonunda sapık,bir köşede sıkışan kadına otların arasından kendinden emin adımlarla ilerliyor.İşte tam da o sahnede gözünüzden kaçan birşey var;
Kasvetli bir atmosfer yaratmak isteyen Mehmet Aslan,otları tutan set işçilerinden birinin elinin kadraja girdiğini görmemiş olmalı.Ama şimdi düşününce “görmemesine imkan yok” diyesi geliyor insanın.Muhtemelen tek tekrar çekildi bu sahne ve elde başka alternatif olmadığından kullanılmak zorunda kalındı…
Bu hatayı görmezden geliyoruz çünkü film çok acayip.Yani kelimenin tam anlamıyla “acayip”.Bir hollywood uyarlaması olduğunu tahmin ettiğimiz bu filmi bulun ve izleyin/izletin derim.Yıldırım Gencer‘in performansı inanılmaz,Meral Zeren ve Eva Bender çok güzeller…
Üçüncü Adam ekibi tarafından tasarlanan 'Sinema Yıldızları' adlı yeni blog yayın hayatına başladı.
'Sinema Yıldızları'nda, arşivimizde bulunan sinemamızın yıldız oyuncularına dair fotoğraflar paylaşılacaktır. Önemle belirtmemiz gerekir ki; yeni bloğumuzda, Üçüncü Adam'da olduğu gibi detaylı çalışmalar yapılmayacaktır. Sadece nadir fotoğraf paylaşımları yapılacaktır.
Değerli oylarınız ile sonuçlanan “Türk Sinemasında En Sevdiğiniz Tür Hangisidir?” adlı mini anketimizde en çok oy alan seçenek, oyların 37.59%’unu alan “Komedi” seçeneği olarak belirlenmiştir.
Kullanılan Toplam Oy: 1,330
Komedi: 37.59% (500 oy)
Dram: 13.46% (179 oy)
Avantür (Tarihi Filmler): 11.88% (158 oy)
Aksiyon: 10.75% (143 oy)
Aşk: 9.4% (125 oy)
Romantik Komedi: 6.47% (86 oy)
Fantastik: 3.31% (44 oy)
Politik: 3.16% (42 oy)
Korku: 2.63% (35 oy)
Belgesel: 1.35% (18 oy)
“Türk Sineması’nın En ‘Sürpriz Kötü Karakteri’ Kim?” Adlı Anketimiz Sonuçlanmıştır.
Değerli oylarınız ile sonuçlanan “Türk Sineması'nın En 'Sürpriz Kötü Karakteri' Kim?” adlı anketimizde, en çok oy alan oyuncumuz, oyların 19.43%’ünü alan ‘Nuri Alço’ olarak belirlenmiştir.
6-Nihat Ziyalan - Sezercik Aslan Parçası 8.87% (47 oy)
7-Bülent Kayabaş - Şaşkın Damat 7.74% (41 oy)
8-Memduh Ün - Cemil Dönüyor 4.53% (24 oy)
9-Sümer Tilmaç - Acıların Çocuğu 3.77% (20 oy)
10-Kayhan Yıldızoğlu - Keloğlan 3.4% (18 oy)
11-Kuzey Vargın - Seni Sevmek Kaderim 3.02% (16 oy)
ÜÇÜNCÜ ADAMDA KONUK YAZAR OLMAK İÇİN;
Sevgili Üçüncü Adam okurları merhaba.
Yukarıda görmüş olduğunuz KONUK YAZARLAR sayfamız ile, sizlerin de sinemamız üzerine yazmış olduğunuz yazılarınızın yayınlanacağı bir alan yaratmak istedik. Bu sayfa ile, çeşitliliğe ve farklı görüşlere/kalemlere yeni bir söylem alanı açmış bulunuyoruz.
HAYDİ SEVGİLİ OKUR, BU KEZ KALEMİNİ AL DA GEL!!!
Yayınlamak istediğiniz sinema yazılarınızı 3uncuadam@gmail.com adresine yollamanız yeterli.
Katılımlarınızı bekliyoruz.
*İstikrarlı bir şekilde yazılarını bizlerle paylaşan değerli takipçilerimizi Üçüncü Adam yazar ekibine almak ilk hedefimiz. Şimdiden ellerinize sağlık.